3/15/12

One Day I Will Kill You...

Chelsea'ye gönül verdiğim zamanlar, Di Matteo'lu,  Vialli'li,  Zola'lı dönemlerdi. Zaten klüp Rus milyardere satılmadan evvel en önemli başarılarını da bu İtalyan ekolünün hakim olduğu dönemlerde kazandı. Özellikle Vialli'nin gelişi ile beraber bambaşka bir motivasyon, bambaşka bir istekle futbol oynamışlardı. Elbette o zamanlardan bu zamana gerek futbol yapısı, gerekse futbolcu yapısı fazlası ile değişti. Bu doğrultuda klübün zenginleşmesi ile transfer stratejisi ve hedefler değişti. Kağıt üzerinde daha pahalı, daha etkili, daha yıldız futbolcular ile süslenen Chelsea takımı da Mourinho gibi bir dahi ile hedeflenen başarılara emin adımlara yürür vaziyetteydi. Yoğun taraftar baskısı ve medya'nın eleştirilerine rağmen Mourinho'nun takımdan gidişi ile takımın kimyası da bir anda değişti. Abramovich döneminde Chelsea takımı bir çok hoca ile çalıştı. Hiçbiri Mourinho kadar etkili olamadı. Son kurban Villas Boas'tan sonra klüp başkanının hamlesi merakla beklenirken, klübün başına eski efsane Chelsea'li Di Matteo getirildi.
Dün 3-1'in rövanşında Stamford Bridge'te Vialli'li, Zola'lı Chelsea'dan sahneler görür gibi oldum. Rakip,  İtalya'nın hırçın çocukları Napoli. Chelsea tam bir kaynayan kazan görüntüsünde. Hoca'nın gönderilmesinin üstünden fazla vakit geçmemiş. Squad Harmony yerlerde sürünmekte ve karşılarında bu turu geçme konusunda oldukça kararlı bir Napoli var. Psikolojik unsurların aleyhine olduğu gerçeği alenen ortada olmasına rağmen, beklenmedik derecede istekli, arzulu ve yırtıcı bir Chelsea izledik dün. Maçın normal süresini 3-1 önde tamamlayan Maviler, uzatmada Sırp savunmacı Ivanovic ile turu getiren golü bulduğunda, Chelsea taraftarının boşa geçen bir Premier Lig sezonuna daha da fazla üzülmeleri kaçınılmaz oldu sanırım. Daha sezonun başında kendini belli eden Villas Boas'ın Chelsea'sinde bu kadar ısrar edilmeseydi, bu hamle daha erken gerçekleşmiş olsaydı Chelsea için herşey bambaşka olabilime olasılığı fazlaca...
Israrla yazıyorum, söylüyorum, kızıyorum ancak dün bir defa daha görüldü ki kağıt üzerinde büyük yıldız olup da takımla ilgisini kesmiş bazı isimler var Chelsea'de...
Maç bitiminde Di Matteo'nun çocuklar gibi sevinerek zıpladığı ve Drogba'ya sarıldığı anlarda, Napoli'ye karşı turu geçmiş olmanın mutluluğunu zerre kadar umursamayan ve başı önde soyunma odasına giden "Torres" resmini kameralarda gördüğümde, Chelsea'nin bu seneki problem ve problemlerinin neler olduğunu birkez daha açık ve net bir şekilde teyid ettim. Hele bir de o umursamaz Torres'in boynuna atlayıp çırpınan Di Matteo'nun keyif verici hali, hele hele Torres'in bu tepki karşısında neye uğradığını şaşırması nereden bakarsanız muhteşem bir Futbol resmi.

No comments:

Post a Comment