9/29/11

barcelonication!


Son yıllarda ama özellikle geçtiğimiz yıldan beri artık abartılarak futbol dünyasının tam tepesine oturtulmuş ve etkili bir çok otorite tarafından yeri günden güne sağlamlaştırılan, bir abide misali tepeye -tepemize- istesek de istemesek de oturtulan bir gerçek var. Barcelona! Öyle ki futbolun artık Barcelona gölgesinde oynanan bir oyun olmasına çanak tutuyor hiç de azımsanmayacak bir kesim.

Yanlış anlaşılmasın tabii ki de bulunduğu başarılı yeri hak ediyor ama bir de manipülatif durumlar var ki beni delirten ve bu tarz bir yazı yazmaya iten de bu yaklaşımlar zaten. Bu durum hiç ama hiç hoşuma gitmiyor diyerekten direkt olarak konuya girerek bir çok futbolsever tarafından tu kakaya, ağır ithamlara, dalga geçilmeye maruz kalmayı kabul ediyorum yazının daha en başından... Bir çok ortamda buna alıştım artık. Barcelona ya karşı neden böyle protest bir yaklaşımda olduğuma gelince... bu benim için denge ile ilgili bir sorun diye açıklayabilirim en kısa ve kestirme yoldan. Güce tapan, en güçlüyü tutan, destekleyen bir yanımda olmadı hiç bir zaman. Belki bu yüzden barcelonalılaşamıyorum bir türlü. Tabii ki barcelonalılaşanlara da saygı duyuyorum. Ama ben bu durumu, bu futbolun evrimini engelleyen güce tapma ve onu kabullenme ve baş tacı etme yolunu kabullenemiyorum.

Denge konusuna gelince... Evet Barcelona şu andaki futbol yapısı ile mükemmel görünüyor. Hatta mükemmel! Bunda tabii ki Messi gibi futbolun evrimleştiği ve geldiği noktada zamanımızın en acaip oyuncusunun da çok büyük etkisi var. Belki de o etki başlı başına bu durumun oluşmasının da sebebidir. Tıpkı bir zamanlar esamesi okunmayan Napoli'nin, yine dönemin, ve belki de tüm dönemlerin en acaip oyuncusuna sahip olduğu dönemde bir kaç yıl boyunca tozu dumana katması gibi... Tabii ki burada söz konusu olan Napoli gibi esamesi okunmayan bir takım değil de zaten bir çok dönemde top seviyede olan bir takıma böyle bir ekstra artifakt da eklenince durumun bu denli etkili olması da normal gibi... Oyuna şifre girilmiş, hack edilmiş gibi bir durum hissetmiyormusunuz siz de bazen Barcelona'nın maçlarını izlerken. İşte ben bu durumdan bir futbosever olarak hiç keyif almıyorum. En fazla canımı sıkan da, her seferinde bitmek tükenmek bilmez bir sekilde, artık masturbasyon alışkanlığına dönmüş bir sekilde bayıla bayıla yanlı anlatan spikerler, yorumcular, yazarlar, hatta hakemler ve hatta bazen oynadıkları rakipler... bu nasıl iştir diye gerçekten sinirleniyorum. İşte dengeyi bozan unsurların en başında bence bu durum var, psikolojik bir önyargı ve bası oluşturmak. Yani bir takım iyi olabilir... İyi oynayabilir... Bütün maçlarını kazanabilir... Bunu kendi bildiğim son 15-20 yılda bile gördüm bazı dönemlerde bazı takımlarda. Ama şu son 2-3 yılda Barcelona ya oluşan sempatinin baska hiç bir takıma bu derece oluştuğunu görmedim. Bu futbolun evrimi, rekabetin sağlığı açısından bana göre hiç hoş bir manzara değil. Yani durum o derece vahim ki, 2 yıl önce Mourinho'lu Inter Barcelona'yı futbol oyun kuralları dahilinde gayet stratejik bir şekilde elediği ve kupayı kaldırdığı zaman, eminim Inter kendi taraftarlarından başka her hangi bir kesimden bu başarısını taçlandıracak, kendilerini övecek, göklere çıkaracak bir jest görmediler. Platini bile kupayı elleri titreyerek verdi sanki. Kendi kanalımızın spikerlerinin Bayern ile oynadıkları final maçını eh anlatalım bari tavrını daha dün gibi hatırlarım. Barcelona'nın bırakın final maçını herhangi bir maçını nasıl coşkulu anlattıklarına zaten her hafta şahit oluyoruz. Hatta sadece Türkiye de değil, geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımda uydu üzerinden bir arap kanalında izlediğim bir Barcelona maçı var ki... gerçekten futboldan soğudum. Bu tarz durumlar tabii ki psikolojik olarak herkesin üzerinde otomatikman bir etki bırakıyor. 

Mourinho'ya saygı duymamın en büyük sebebi ise; futbolun evriminin sağlığı açısından tez-antitez diyalektiğini sürdürmek için Barcelona ya karşı sergilediği rekabet, bu Chelsea zamanlarından beri devam eden bir süreç...  Evet genelde kaybetti ama pes etmeden devam ediyor, üstelik zor yolu seçiyor, sürekli takım değiştirerek geliyor karşısına Barcelona nın ve bu sene bana göre daha da şanslı. Real Madrid şu anda Barcelona'nın antitezi olarak Mourinho tarafından iyiden iyiye oturmaya başlıyor. Bu yılın sonuna kadar ortaya nasıl bir sentez çıkacağını göreceğiz... Barcelona yine tek kutup olmaya devam mı edecek ve yığınlar barcelonalılaşmaya devam mı edecek... Yoksa Mourinho ve Real Madrid bu duruma bu yıl son mu verecek. Tabii ki İspanya dışından bir başka antitezi daha olabilir Barcelona nın, o da özellikle son zamanlardaki performansıyla Manchester United! Bu yılın sonunda bu tek kutuplu düzenin değişeceğini ve futbolun farklı bir kimyasının öne çıkacağını umarak barcelonalılaşan bir çok futbol sever arkadaşıma ve barcelonalılaşmak üzere olan bir çok futbolsevere bu densiz yazıyı okumaya katlandıkları için teşekkür ederim.

No comments:

Post a Comment