9/21/11

Two Slices of Pizza in Island


İtalyan futbolu benim için her zaman bir adım önde olmuştur. Aklım erdiği dönemlerden beri; alakalı her konu açıldığında kendimi hararetle İtalyan futbolunu savunur veya överken bulurum. Bazen saplantı haline geldi diye de geçiririm içimden ama bir türlü kabullenmem bu durumu... Bazen tartışmalar öyle garip noktalara gider ki... Örneğin konu mutlaka Serie A nın diğer liglerle olan kalite kıyaslanmasına girer. Bu noktada özellikle İngiltere Premiere Ligi ile karşılaştırma öne çıkar. Tartışmalar alevlenir... Önemli bir nokta da Avrupa futbol ülkelerinin tarihinde bu iki ülkenin oyuncuları kendi liglerinin dışında çok nadir boy göstermişlerdir. İlginç olan bir diğer nokta ise, böyle nadir durumlarda adayı tercih eden İtalyan futbolcuların ciddi iz bırakmasıdır. Tersi bir durum pek söz konusu olmamıştır. En azından ben bilmiyorum. Ama büyük pizzadan adaya sipariş edilmiş iki dilim pizzayı çok iyi biliyorum. Gianluca Vialli ve Gianfranco Zola.

Gianluca Vialli, Sampdoria yıllarında inanılmaz performansıyla önce Doria tribunlerinin daha sonra tüm italyanların dikkatini fazlasıyla çekti. Bugün Sampdoria'nın başarılarına bakıldığında; kazandığı tek Serie A şampiyonluğu, kazandığı dört İtalya kupasının üçü, kazanılmış UEFA Cup Winners' Cup, UEFA Cup Winners' Cup finali ve European Cup/Champions League finali Vialli'nin üst performans oynadığı dönemlerdir. Dönemin transfer konusunda elini cebine atmaya hiç çekinmeyen takımı Juventus o dönem dünyanın en pahalı transferini gerçekleştirip Vialli'yi kadrosuna katmıştır. Vialli ise durmamış performansına kaldığı yerden devam etmiş ve Juventus ile de Avrupa'da hem kupa bir, hem de kupa iki de kupa kaldırmıştır. 1996 yılında 33 yaşındayken Chelsea kendisini transfer ettiğinde bir çok başarıya doymuş ve ne verebileceği soru işaretleri ile birlikte adaya gelir. Chelsea o dönemlerde şimdiki gibi şampiyonluk mücadelesinden çok uzaktır ama Vialli'nin bulunduğu üç sene içerisinde bir lig kupası, bir FA Cup, bir UEFA Cup Winners' Cup ve bir UEFA Super Cup kazanılmıştır. Vialli Chelsea'de son bir buçuk yılında hem oyuncu, hem teknik direktör olarak görev almıştır. Bazı maçları hala hatırlıyorum. Eeeh yeter! edasıyla oyuna girer ve maçı bizzat çözerdi. Chelsea ve tüm ada için onun bulunduğu bir kaç yıl çok fantastik geçmiştir. Adaya iz bırakmış bir fenomen olarak hatırlanacaktır.

Ve Gianfranco Zola... Zola diğer İtalyan yıldızlardan farklı olarak gerçek yükselişini Chelsea forması ile yaşadı. Bunun kendi adıma en büyük sebebi, Napoli'de Maradona'nın estiği dönemlerde virtüozlük özelliklerini sahaya yansıtma şansı olmamasıydı. Napoli'den Parma'ya geldiğinde artık büyük Maradona gölgesinden çıkmış ve bildiğimiz Zola kimliğini kazanmaya başlamıştır. Parma ile bir UEFA kupası, bir de UEFA Super kupası kaldırmıştır. Oynadığı futbol ile de tüm İtalya'yı kendine has tarzına hayran bırakmıştır. 1996 yılında, -bu aynı zamanda Vialli'nin de Chelsea'ye geldiği senedir- Chelsea'ye transfer olan Zola, Chelsea tribünlerine o güne kadar hiç tatmadıkları lezzetler tattırmaya başlamıştır. Tam yedi yıl Chelsea'de oynayan Zola, klüp tarihinin en önemli isimlerinden biri olarak adını Stamford Bridge'e kazımıştır.

Bu iki İtalyan'ı, onların adaya getirdiği kendilerine has tatları olan futbol tarzlarını Chelsea taraftarları ve Premiere Lig her zaman hatırlayacaktır.

No comments:

Post a Comment